Takıntılarım sevdiklerim sevmediklerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Takıntılarım sevdiklerim sevmediklerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2015 Çarşamba

Merak Ediyorum Mimi

Bloglar arasında kısa bir süre önce başlatılan bir mim etkinliği var. Mimin konusu; “Takıntılarım, sevdiklerim ve sevmediklerim”  sırasıyla, Kore Fenomeni, Tigris Driver, Renkli Pasta Sepeti ve Dilekce54 bu mimi yaptılar ve pası bana attılar. Pası alıp kaleye götürme niyetindeyim. Yoksa saha içinde topu dolaştırsam mı? Yazımın sonunda karar vereceğim buna. J Mim yazılarında benden bahseden arkadaşlarıma bu fırsatı verdikleri için çok teşekkür ediyor, güzel paylaşımlarına gediklisi olduğum bloglarının adreslerini paylaşıyorum. Siz de ziyaret edin zira alışkanlık yapıyorlar :)



Takıntılar;
-Bir dönem yürüdüğüm adımları sayardım. Her mesafeyi değil ama. Uzak olmayan ama yakın sayılmayacak hedeflerin adımlarını sayıp kaç km ye tekabül ettiğini bulmak keyifli gelirdi bana. Garip değil mi? Ama garip olmasa takıntı olmazdı zaten J Mesela bir hastaneye yürüyerek mi gidilecek başla saymaya Zülal. Başka hiçbir şey düşünmene hacet kalmaz, çünkü zihni çok fena meşgul eder rakamlar…  Ama şimdilerde sıyrıldım adım sayma olayından. Yürüme olayım azaldı çünkü…
-Blog olayı bir takıntı olarak görülebilir mi? Emin değilim ama istatistik sayfalarına bakmak takıntıya girer sanıyorum.
-Evden çıkamamak gibi bir takıntıya da sahibim. Bir yere gideceksem evden mümkün olduğunca geç çıkıyorum. Yolda koşarcasına yürümeyi göze alarak hem de. Evde geçirilen her saniye bir kazançmış gibi geliyor. Bu takıntının bir temeli var elbet. O da çocuk kaygısı. Kontrol delisi değilim ama çocuğum gözümün önünde olursa daha rahat ediyorum.
-Uyumadan önce zihnim iyice yorulana kadar telefonda sudoku oynamak gibi huyum vardı. Bir iki bulmaca çözmezsem uyuyamazdım. Neyse ki yakın zamanda telefonum bozuldu ve bu takıntım rafa kalktı.
Sevilenler:
-Zaman zaman canım sıkılsa da yaşamayı seviyorum. Hayatı seviyor oluşumu seviyorum. Yaşam her daim şükür edilecek çok büyük bir nimet bana göre.
-Sevdiğim hobiler arasında film izlemek, fotoğraf çekmek, okumak başta gelenler arasında. Son birkaç yıldır buna haberseyri de eklendi. Hatta hobilerimin içinde başrol kaptı.
-İngilizlerin konuşmalarına, vurgularına bayılırım. Orijinal İngiliz filmlerini sevmemin sebeplerinden birisi de budur.
-Blogger sayesinde tanıştığım arkadaşlarımı çok seviyorum.
-Bir işe aniden karar verip yapıp bitirme huyumu seviyorum. Büyük bir rahatlama hissettiriyor böyle olunca. Ama bu huy maalesef ki arada bir uğruyor bana.
-Tarihi yerlerde, kalabalık yerlerde dolaşmayı seviyorum, her ne kadar yapamasam da doğa yürüyüşleri de sevdiklerim arasında. Çoluk çocuğa karışmadan önce sık sık yaptığım trekkingler özlediklerim arasında ilk sıralarda yer almakta.  
-Tatlı işi abur cubur olmazsa olmazlarımdan…
Sevilmeyenler:
-Sokağımda bulunan, dışarıya masa konulan ve müşterileri sadece erkek olan kahvehanenin önünden geçmek yıllardır sevmediklerim arasındadır, kendimi hep rahatsız hissettirir oradan geçişlerim.
-İşini adam gibi yapmayan esnafa çok sinir oluyorum. Mesela bir arabamız var. Tekerleklerinden biri zaman zaman hava kaçırıp iniveriyor. Her seferinde tekerlek patladı diye götürüyorum ancak havası inmiş çıkıyor. Yılların komşusu olan esnaf arkadaş şimdiye kadar üç kez şişirdi lastikleri. Artık 3 kez indiğine göre farklı bir sorun var diye düşünmeye başladım. Ama esnaf kardeşim, sen yılların bisiklet tamircisisin bunun kaynağını bulup tamir etsene. Sokağımda bir tane daha bisikletçi var ona da gidemiyorum komşuyu ezip geçmek gibi olacak diye. Bu küçücük sorun canımı sıkıyor. Sürüncemede bıraktığım için kendime kızıyorum. Adam gibi ilgilenmedi diye esnafa kızıyorum. Problemi çözmem gerekmesine rağmen erteleme huyuma kızıyorum. Kısacası bu hikayeden çıkarılabilecek profil özelliklerimi sevmiyorum...
-Tekel olan kuruluşların dayattığı ve her ay faturalar aracılığı ile ödediğim sabit ücret vs olayından nefret ediyorum. Haksızlık olarak görüyorum. Nefretimin sebebi bu. 
-Gürültüyü sevmiyorum. Oğlumun, dinlediği şeyleri her fırsatta yüksek sesle ve ses hızını düşürerek dinlemek gibi bir takıntısı var. Ağır çekim olayı. Bunun üstüne televizyon izlemek ya da müzik dinlemek zor geliyor bana. Kendime ait zamanlarda kısık sesle dinlemeyi tercih ediyorum.
-Bozuk yolları sevmiyorum. Kalabalık otobüslerde ayakta uzun yolculuklar hoşuma gitmeyenler arasında, dengenin sağlanamadığı sağlıksız insan ilişkilerini sevmiyorum. 
-Siyasal anlamda sevmediklerim de var… Türkiye konusunda hoşuma gitmeyen bir ton konu var. Onları da yazayım mı bilemedim şimdi. Ciddi anlamda uzatır bu yazıyı.
Yazacaklarım bu kadar. Şimdi şu anda aklıma gelenleri yazdım. Daha önce mimi yapan arkadaşlarımın yazdıklarının dışında yazmaya çalıştım. Yazımın başında pas atsam mı diye düşündüğümü yazmıştım. Gönlünden yazmak geçenler yazsınlar başlamasıyla bitmesi bir oluyor yazının, hatta yazdıklarınıza kendiniz bile şaşırıyorsunuz ;)

Sağlıklı günler diliyorum.  

Not:Fotoğraflar internetten alıntıdır. 
Devamını Oku »
Film Gündemi Copyright © 2019 Tüm Hakları Saklıdır...
Sayfa Başına Dön